26 Haziran 2010 Cumartesi


Daha önce hiç soğuk bir havada ağladınız mı?
Yüzünüze düşen kartaneleri yaşlarınıza karıştı mı hiç?
Ağladıktan sonra elmacık kemikleriniz karıncalandı mı?
Bana bir kere olmuştu…
Buz gibiydi hava. Kar iri taneli ve ağır ağır yeryüzüne düşüyordu. Tam en sevdiğim gibi haklısın. Gözlerime girmesini engellemek için gözlerimi daha sık açıp kapayarak gökyüzüne kaldırdım kafamı. Gözyaşlarım süzülüp kulaklarıma değerken uyuşuyordu elmacık kemiklerim. Ellerim üşüyordu evet ama yanaklarım buz kesiyordu. Sen soğukta ağladın mı hiç?
Gariptir soğukta ağlamak. Artık buz gibi olmuş suratın yanar ya bazı kış günleri rüzgara karşı direterek yürürken. O seni uçuracağından emin sense delip geçeciğinin kararlılığında… İşte o zaman ağlamaya başlarsan üşür yanakların. Yanma hissini tuzuna bırakır göz yaşının. Rüzgardan yaşardığına inandırısın kendini ama bal gibi ağlıyorsundur işte. Rüzgar kamufle ederken yaralarını insanlara karşı, senin içinde bir kasırga vardır. Sen o kış çekip gittin ya hani. Ben o zaman çok ağladım. O günler benim elmacık kemiklerim çok uyuştu ya da çok ortak çalıştık rüzgarla… 
Sen o kış çekip gittin ya o kış hiç bitmeyecek sandım…

0 yorum:

 

Copyright 2010 Absofuckinlutely....

Theme by WordpressCenter.com.
Blogger Template by Beta Templates.