13 Ocak 2011 Perşembe

"Radyo kafası gökkuşağının içinde çünkü Pablo Honey sadece bir çocuk. Bu kadar basit." dediğimde beni kimse anlamamıştı. Tom Yorke türkçe biliyor olsa beni ancak o anlayacaktı.


Çünkü Radiohead grubunun en sevdiğim "in rainbow", "a kid", "Pablo Honey" albümlerine gönderme yapıyordum sadece. Radiohead dinleyicisi,fanı her neyse işte ne olursa beni anlamayacaktı zaten. Bunu biliyordum.


Garip kafalar yaşadığım saniyeler çoğu zaman kendimi durdurdum. Yoksa yine böyle anlamsız bir çok cümle yazarak kendimde anlamsızlaşıp kaybolabilirdim. Kaybolmaktan korkuyor muyum? Sanırım biraz.


Sürekli göz önünde olmayı da sevmem. Kanalda koridorlarda gezerken yere bakarak yürüyen ve şarkı mırıldanan birini görürseniz o benim. Asla insanlara bakmayan, kendi kafasını yaşayan çocuğum ben selamlar :)


Bunu yapmayı seviyorum. İnsanların benim kafama ulaşamaması doğal. Sadece kız arkadaşım bunu yapabilir diye düşünüyorum ki bu ilk başta yazdığım cümleyi sadece o anlamıştı. 


Nasıl canım sıkılıyor ve nasıl saçmalayasım var daha fazla anlatamam. Ama anlatmayacağım elbette. Anlatırsam anlamı kalmıyor ki. Pamuk şekeri bulutu yeryüzüne vanilyalı milkshake yağdırırken, biz onun altında elma şekerlerimizin boylarını ölçüyoruz çünkü. Tabiat ana yarın ne yapsak diye bana soruyor. Ben de ona biraz cupcake iyi giderdi diyorum, televizyonda ertesi gün dolu yağdı diye galyana geliyor insanoğlu. Ben onları anlamıyorum onlarda beni. Mutlu mesut geçiniyoruz. Çünkü Dünya'daki hikayem bittiğinde biri beni başkasına anlatırsa, sonuna şunu eklesin diye kasıyorum. "Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar"

4 Ocak 2011 Salı

Artık seni özlemiyorum. Artık avuç içlerimiz bir daha birbirine değmese de olur aslında. O gitarının akoru her gün bozuk gitaristin şarkılarını dinlemesekte olur. Artık seni özlemiyorum. Galata kulesinden aşağıya bakıp insanlarla dalga geçip saatlerce onlara gülmesekte olur. Bizim sayemizde ailesinin en şişmanı olmuş martı... O da ölebilir artık yaşamasa da olur. Artık...Seni...Özlemiyorum... Çünkü yaradılışı defolu bir aşkın geri iadesini kabul eden bir yer buldum. Anılarım da artık küçük geliyor, giymiyorum.

2 Ocak 2011 Pazar

Erkek : Bu gök bu deniz bu güneş şahidim olsun ki nefes aldığım her saniye senin yanında olacağım...
Kadın : Aynı gök yine şahit olsun o halde sen istesende seni bırakmayacağım...
Erkek : Nefesin çernobil kokuyor, dudaklarında kanser olmak vardı...
Kadın : Siktir git lan! Sağdan soldan okuduklarını mı satıyorsun, kendin ol biraz...

Günaydın... Dün gece gördüğüm rüyada sanki rome-juliet'ten fırlamış gibi diyaloglar geçiriyordum kız arkadaşımla. Tamam sonu böyle olmadı ama çernobilli lafı bir yerde okumuştum. Gittim rüyada onu söyledim böyle bir şey var mı ya?

Sağda solda o kadar aşk üzerine yazılmış yazı okuyorum ki rüyalarımda bile onlar var. Özdemir Asaf, Cemal Süreyya, Atilla İlhan falan takip ettik yıllardır. Edebiyat derslerinde hoca bir şiir okusunda kendimize gelelim diye ağzının içine baktığımız yıllardan başladı bu şiir ve aforizma sevgisi. Şu sıralarda "çılgın msn nickleri" başlıkları açılmış forumları gülmek için tarıyorum. İnsanlar neler yazmışlar neler yapıyolar öyle inanılmaz...

Dün gece gördüğümü rüya değil kabus olarak adlandırabilirdim sırf bu yüzden ama içinde Yağmur var diye elim gitmedi kabus yazmaya. Bir sahil kenarındaydık ve ben uzaklara bakarak bir yandan da elimle işaret ederek bu gök bu deniz falan diyordum. O da hayran hayran bakıyordu. Ne zaman "nefesin çern..." dedim. İşte o zaman hava kapandı. Bulutlar falan çöktü. Sonra zıplayarak uyandım. Saat sabahın 8'iydi. Bi gece önceki alkolün ve 2 saat uyumuşluğun verdiği yorgunluktandır diye düşünüyorum. Ah çılgın msn nickleri, rüyamı mahvettin, beni benden aldınız hayvan herifler...
 

Copyright 2010 Absofuckinlutely....

Theme by WordpressCenter.com.
Blogger Template by Beta Templates.