30 Nisan 2010 Cuma

http://bidebendenduyistedim.blogspot.com/2010/04/en-kotu-mimimiz-boyle-olsun.html

Sevgili  Syntinen  e blogum'dan teşekkür edeyim dedim :) Blogum hakkında çok güzel şeyler yazmış.

Bu sevindiricidir. Ve teşekkürler bolbol. Ayrıca ilk mim'im olması daha bir heyecan verici. Çok güzel bir 
olay kuralları falan var bu seferkinin. Deneyiniz görünüz... 
Bende girişicem birazdan. Evet birazdan :)

26 Nisan 2010 Pazartesi

Özlemek kimine göre sıcak bir havada ihtiyaç duyulan buz gibi bira, kimine göre sınav sonrası bir sigara kimine göre kutupta yaz, kimine göre de soğuktur... Son kısmı şeyimden uydurmuş olsam da bu kategoriye kendimi sokmalıyım. Özlem bana hep soğuk gelmiştir. Birini özlemek yağmurlu bir gündür. Birini özlemek yağmurlu bir günde dokunduğunuz buğulu cam gibi soğuktur. Birini özlemek ölmüşse daha zordur, ama her gün sağınızdan solunuzdan geçiyorsa bu daha da acıdır. Birini özlemek soğuktur çünkü ben soğuktan hiç haz etmem. Sevmem. Bana göre özlem sevmediğim her şeye benzetilebilir. Bazen hindistan cevizidir. Bazen balıktır. Bazen İsmail YK. Birini özlemekten nefret ediyorum. Çok üzülüyorum. Çok ağlıyorum. Şarkılar dinleyip içinden anlamlar çıkarıyorum. Sonra bestekara küfredip "ulan beni mi izliyorsun yazarken be" diye sitem ediyorum. Ben birini çok özlüyorum. Öyle özlüyorum ki bu özlem gerçekten çok soğuk... Üşüyorum lan! 

25 Nisan 2010 Pazar

Her ayrılık törensiz birer ölümdür. İmam,tabut yoktur. Bir kişi için 100lerce kişi ağlamaz. Bir kişi için biri ağlar her zaman. Tek benzerliği vardır ölümle. Sen ağlarken ölüler senin ağladığını görmezler, sende ağlarken gidenin görmemesi için saklanırsın. O senin ağladığını hiç görmez, ölü gibi aynı... O yüzden sen gözünden yaş gelmeden ağlamanın ne demek olduğunu hiçbir zaman öğrenemeyeceksin. Sana gülümserken içimden nasıl ağladığımı bilmeden yaşayacaksın... Ölü gibi aynı... ölüm gibi...

Ben gidiyorum. Artık bitti
Peki nasıl istersen
Nasıl yani? Hiç bir şey yapmayacak mısın?

Ne desem durmayacaksın. O yüzden kelimeleri boşa sarf edemem.
Demek ki sende istiyordun. İyi istediğini aldın işte hoşçakal
Sana da hoşçakal. Kıyafetlerini de alacak mısın giderken??

Bir ara gelir toplarım
Hayır. Bir daha kalmak için dönmeyeceksen şimdi topla hepsini. Burada bırakma.

O nedenmiş,?
Seni bir daha görmeye dayanamayabilirim.

Duygu sömürüsü ile beni tutacağını mı sanıyorsun?
Hayır. Sen gitmeyi seçtin. Ne yapsam geri dönmezsin.Bir ara gelir eşyalarımı toplarım
Güle güle.

23 Nisan 2010 Cuma

Pazartesi Saat sabah 8:15

İşe gidiyorum. Aracım beni sokağın başından alıyor. Oraya kadar yürüyorum. Tam o saatte sarı saçlı küçük bir kız okula gitmek için önümde yürüyor. Biraz ilerde iyi giyimli orta yaşlı bir bayan bir araba bekliyor. Eczane yeni açıyor eczacıyı kepenkleri kaldırırken yakalıyorum. Köşede beklerken tam yolun karşısında 2 kız minibüslerini bekliyorlar. Onların yanında bir adam servis aracını bekliyor. Kızlar gidiyor. Adam gidiyor. Benim şuursuz servis şöförüm geç kalıyor haliyle. Herkes gittikten sonra bu sefer lise talebesi iki kız geçiyor önümden. Biri converse giyer öbüründe adidas spor ayakkabılar var. Kırmızı siyah etekleri var çanta takmazlar. Kitaplarını ellerinde taşıyorlar. Sonra servisim geliyor. Biniyorum gidiyorum. Yolda "So Cold" diliyorum gidene kadar...  Ve Kanaldayım... Salı-Çarşamba-Perşembe-Cuma her gün böyle geçiyor gidiyor.... Rutin dedikleri şey böyle olsa gerek... Her sabah aynı insanları gör aynı şeylerş yaşa...

5 Nisan 2010 Pazartesi

param vardı ama sevgilim yoktu.
kendime 27 dakikalık aşklar satın alırdım.
köşe başlarında beklerlerdi bir ayaklarını duvara yaslamış.
bir ellerinde mutlaka sigara.
ağızlarında bir sakız...

param vardı ama arabam yoktu.
yolun kenarında elimi kaldırırdım .
bütün sarı arabalar benimdi.
ben istediğim kadar giderler.
ben istediğim zaman dururlar.

ama saadet yoktu hiçbir zaman.
saadet çok güzel bir kızdı.
ama beni umursamazdı.
çok kötüyüm ama...
bazen düşünüyorum da
keşke saadet fahişe olsaydı.
İstiklal Caddesi'nin arka sokakları
Yazın bile ıslaktır çoğu zaman
Yağmur yağmuşçasına karanlıktır havası
Ama kanalizasyonlarında duman çıkmazdı
Evet o sadece filmlerde olur diyor
Ne diyorduk ıslaktır arka sokakları
Sanki birisi pisliği yıkamak ister gibiydi
O arka sokaklarda olan pis durumları
Temizlemek ister gibiydi
Kimdi o? Yaşıyor mu? Öldü mü? Hiç karşılaştık mı?
Belki bankada önümdeki adam
Yada durakta otobüs beklediğimiz o güzel kadın
Bir fahişemiydi ya da yatıp kalktığım...
Tanıdığım en güzel fahişe İstanbul'dur.
Hem para vermezsiniz
Hem otele girerken resepsiyonun bakışlarına maruz kalmasınız.
İstanbul her gece 10 milyon kişiyle yatan ağır bir fahişedir.
Üzerime doğru ağlıyor geceleri bulutlar
Ben yüzme bilmiyorum dedikçe kararıyor su
İçinde bulanık seni görüyorum
Yakalamam için daha dibe dalmam gerek
Ama özür dilerim dedim ya yüzme bilmiyorum

O sırada gökyüzünden birisi Pearl Jam'den bir şeyler mırıldanıyor
Sonra sudan çıkıp koşuyorum ormana doğru
Sen oradasın ama çok derinlerde
Yakalamak için seni ormana dalmam lazım
Ama biliyorsun karanlıktan çok korkarım

Hikayenin sonunda kavuşuyoruz bir yerlerde
Ben siyah bir takım giymişim sen de kırmızı bir elbise
Ayakkabılarını bağlamayı unutmuşsun yere çöküyorsun
Oturup onları bağlıyorum ve koyuyorum ellerimi dizlerine
Gitme diyorum hep benimle kal
Ağlamaya başlıyorsun.
Göz yaşın boynundan aşağıya süzülürken
Yakalıyorum dudaklarımla
Tuzu bana denizi hatırlatıyor
Yüzme bilmediğimi hatırlıyorum sonra
Sen ağlamaya devam ediyorsun benimde kafam omuzunda
Burada ölelim mi diyorum
Neden böyle bir şey yapalım ki diyorsun
Hiç ayrılmayız sonsuza kadar birlikte oluruz diyorum
Tamam diyorsun. Sadece tamam.
Yaklaşık 20 dakika önce mesajlarına cevap vermediğim eski bir dostumdan mesaj geldi. " mesajlarıma cevap vermeyen herkesi siliyorum(toplumesaj)" Nasıl yani oldum. Bu hakkı sana kim veriyor.Bu nasıl bir küstahlıktır. Bir kaç gün önce facebook'ta kızın teki ileti yapmış. " 5000 arkadaş sınırına geldim o yüzden yakışıklı arkadaşları kabul edemiyorum. Bu yüzden çirkinleri siliyorum görüşürüz" Bu nasıl bir ileti? Bu da küstahlığı daniskası olan kısmı.

İnternet aleminde ve teknolojik haberleşme aletlerinde insanlar
 "supercool" anasını satayım. Beyni sadece kas hareketlerine yarayan insanlar bunlar. Başka bir işe yaramıyor beyin. İnsanlar artık saçlarını facebook profil fotoğrafı yaparım diye şekle sokuyor. Ya da daha çekici görünmek için profillerini güncelliyorlar. Twitter'da herkes Bebek'te Etiler'de bir şey keyfi yapıyorlar. Şahsen "kebapçıda dürüm çoşkusu" diye bir tweet görmedim şu ana kadar. İnternet insanları kral/kraliçe yapıyor olsa gerek ki bu kadar küstah olabiliyorlar. Photoshopla kasıp kasıp arkadaş toplayanların gerçekte 1-2 gerçek arkadaşı olduğunu biliyoruz.

Sinirimi blog'dan çıkardım resmen. Çok gıcık oldum. Bu tipleri yakmak falan istiyorum. Ayaklarınız yere bassın bence biraz. Profiline aşık olup geberdiğiniz kızlara yolda dönüp bakmazsınız. O yüzden biz erkek milletimizi uyarıyorum. Zeki kadın bulmak zor. Ama bulana kadar uğraşın. Herkesle yatıp kalkmak marifet değil de zeki bir kadını taşıyabilmek marifet...Bitti.
 

Copyright 2010 Absofuckinlutely....

Theme by WordpressCenter.com.
Blogger Template by Beta Templates.