27 Aralık 2010 Pazartesi

Her zaman klişelerin birbirini kovaladığı bir yeni yıl haftasına daha girdik. Teşbihte kusur var mı emin değilim ama eski yılın son haftası demeye gönlüm el vermedi. Şayet TWITTER kullanıcısı isen sen de benim gibi bıkmışsındır son hafta muabbetinden.

"Seneye görüşürüz" klasiğinden sonra artan teknoloji ile birlikte yeni türev "Son pazartesi, 2010'un son haftası, 2010'a 5 kala" gibi tweetler. Yeni bir yıla girmeyi bu kadar abartmak ne derece doğru bilemiyorum ama evet ben de yeniyıl gecesi deli gibi planı olan ve köpek gibi içecek olanlardan biriyim. Ama klişeleri bu yıl tekme tokat yardımı ile def etme kararım kesin.

Bilinen yeni yıl klasikleri kırmızı dondur, Migros'tan alınmış çam ağacı ve yine aynı yerden yılbaşı sepeti. Yılbaşı sepeti aslında benim en sevdiğimdi. İçinde viski olur, toblerone olur, mısır veya patates cipsi olur, bir iki bira carlsberg falan olur. Yani ayrı ayrı toparlamak yerine gidip bir migros ile yeniyıla hazırlanabilirsin. Ama dedim ya klişeleri def ediyorum bu yıl. Sepet yok. Ağaç yok. Don yok. Tombala zaten yok. Televizyon da dansöz izlemek yok. İbrahim Tatlıses ya da Ferhat Göçer'e katlanmak yok...

Dünya'nın Güneş etrafındaki tam bir tur dönüşünü bu kadar kutlamak, astrolojik açıdan bakıldığına komik ve saçma bir durum. "Ay hindi mi" diye iğrenip yılboyunca yemediğin hayvanın içine 31 Aralık gecesi pirinç tıkmanın luzumu ne dimi şimdi?

2 yorum:

Jove dedi ki...

son soruya cevap veriyorum:
hiiiiç.

Garu_Bey dedi ki...

Evet ben de bunu anlatmak istiyordum...

 

Copyright 2010 Absofuckinlutely....

Theme by WordpressCenter.com.
Blogger Template by Beta Templates.